26 Şubat 2011 Cumartesi

Hey Ya Hey


* Yahu ; onun - bunlan n'alakası var ?

* Şerefsizlerin şerefsizi diye birisi varsa o kesinlikle "toplu taşıma araçlarında uyuma rolü yapan" insandır.

* "Ölümsüzlüğün formülü bulunsa" diye hayaller kuruyor insanlar ama ben o işi hiç anlamıyorum. Yani ölümsüzlüğün formülü bulunsa ölmeyecek misin ? Mesela uçak çarpsa ölmeyecek misin ? Gerizekalı.

* Ayrıca bu ölümsüzlük formülü bulunsa bu ilaç firmaları bu işi rahat bırakır mı ? Diyelim bulundu bu formül ; "zırt firmanın ölümsüzlük formülünü deneyin , ölürseniz paranızı iade ediyoruz". Ama ölürseniz ödüyoruz , başka türlü değil. Böyle böyle koca ölümsüzlük formülü olur sana "bakım kremi" , olur sana "rimel".

* Reklam gibi olmasın ama bir ara nivea'nın o mavi kutulu kremleri her evde vardı sanırım. En azından ben anneannemi öyle ayırt ediyordum , o kutu benim anneannem gibiydi resmen.

* Ergenleri anlamaya çalışıyorum ama bazı yaptıklarını anlamak mümkün değil. Mesela bunların kıyametin kopması hakkında yaptıkları "kıyamette kopuyoruz xD" şakası var ki ben öyle ergeni döve döve tertemiz yaparım. Görürüm seni liseli.

* Eğer şu dünya üzerinde ne sevilecek ne nefret edilecek bir adam varsa ; hani tek bir kişi varsa o kesinlikle Ali Taran'dır , başkası değildir.

* Google'a komedi yazınca yıllardır o "fifa oyunu üzerine yapılan balonlu konuşmalar" çıkıyor. Google'a yapılan büyük bir ayıptır bu.

* Yine yazcam , yine beraber gülcez.

25 Şubat 2011 Cuma

Sıpem Mail


Türkiye'de mail yoluyla adam kandırma modası @mynet.com adresleri sonrası başladı.

Bu kısa bilgiden sonra konuya girmek istiyorum. Bu mail yoluyla adam kandırma , ayakta uyutma işi ilk başlarda hepimizin hatırlayacağı gibi "aylin22" ve benzeri kadınlar sayesinde baş verdi. O dönemler kadın - erkek demeden herkese kadın isimleriyle mail atan bu ruh hastası grup , yıllar içinde farklı denemeler yaptılar ama en son denedikleri gerçekten ço'kenteresan.

Yaklaşık 2 haftadır mail kutularıma gelen ( farklı hesaplarım var ) mailler sonrası şu an kazanmış olduğum 5.950.00.000 £ param var. Normal şartlar altında bu blogu falan kapatıp sizlere "elveda fakirler" tarzında bir yazı yazmam gerekirdi ama muhtemelen aynı mailler size de geldiği için aramızda fakir yok. Düz mantıkla bakacak olursak hepimizin aşağı yukarı 5-6 milyar £ kadar parası olduğu için zengin olmak değil , fakir olmak daha özel oluyor.

Yani ; ya 5 tl var mı ya ?

19 Şubat 2011 Cumartesi

İnternet Ünlüleri Hakkında Yazılan Tonlarca Şey


İnternet yüzünden insanları şişiriyorsunuz , onların kendilerini adeta bir tanrı gibi hissetmesini sağlayıp z.çsalar satın alıyorsunuz ; ondan sonra standart hallerini görünce "ay bu ne ya ?!" diye veryansın ediyorsunuz.

Ne bekliyorsunuz arkadaş ? Yazdıkları şeylerin hiçbir edebi değeri olmayan , hayata dair en ufak bir başarıları bulunmayan , evlerinden oturup karşılarında duran ekranın içine rastgele yazılar yazan ve sizden hiçbir farkı bulunmayan bu insanları böyle "vay'nasını be !" mertebesine getirdikten sonra size karşı sizin gibi davranmalarını mı ? Gayet tabi ki sizden üstün olduklarını düşünüp her yaptıklarını beğenmenizi isteyecekler , her söylediklerine katılmanızı umacaklar. O yüzden bu insanları bu hale getirenler olarak geldikleri durum hakkında kafa yoracağınıza işinize gücünüze bakın , ne bileyim domates falan yetiştirin.

Bu durumda ne o insanlar travmatik bir durum yaşar ne de siz kafa yormak zorunda kalırsınız.


Muhim Not : Çok sinirlendim kendi kendime. İnternet ünlüsü insanlar hakkında çıkan "aha fotoğrafı şuymuş" , "vay şöyle mesaj atmış" başlıklı şeyler okumaktan gına geldi. Gına gitsin diye bunları yazdım ki gidiyor zaten. Hazır bu kadar yazmışken silmeye kıyamadım , o ayrı.

18 Şubat 2011 Cuma

Falan Filan ( Komikli )


* N'aber lan ?

* Bazen gazetelerde ya da internet haber portallarında "köpek balığı saldırısı sırasında yapılması gerekenler" diye listeler görüyorum , kan beynime sıçrıyor. Hani köpek balığı salrdırısı sırasında "abi ben bunun burnuna vurayım en iyisi" diyecek kadar metanetli insanlar olsak bile neden senin önerilerini dikkate alalım ? Bide şu var ; "köpek balığı normalde insana saldırmıyormuş , özellikle sörfçüleri seçme nedenleri onları alttan fok balığına benzetmeleriymiş". "He tamam o zaman , niyetleri iyiyse problem yok" mu diyelim ? H'ayret bi şey arkadaş , şaşılacak bi şey.

* Basın ve hayvanlar arasında bulunan o derin sevgi , çıkara dayalı bile olsa o müthiş bağ beni hep duygulandırmıştır. Mesela sık sık gördüğümüz "sarhoş maymun" ya da "komik ayı" videoları ço'kenteresan. Bir ayı ki ne kadar komik olabilir ama işte medya böyle bir şey.

* Evcil hayvanlarına yabancı isimler veren Türk vatandaşlarını çok takdir etmesem bile en kötüsü emrah filmi kokan yerli isimler. Yani bir insan köpeğine neden "garip" diye isim koyar , hangi ak'la hizmet "dertli" diye isim koyar bilmiyorum. Nedir yani , rakı içsin köpek , tinerci mi olsun ?

* Siyasi bir kişilik olmasa Devlet Bahçeli çok sevdiğim bir insan olurdu. Bence kendisi çok eğlenceli , son derece sevilecek bir insan. Ben şahsen onun videolarını falan izlerken en benim diyen arkadaşımla geçirdiğimden çok daha iyi vakit geçiriyorum. Ciddiyim.

* Şu hayatta bi Brezilya Fönü korkutur beni bi Nepal Halı. Onlar ne öyle arkadaş , istanbul'un en işlek yerinde karşımda.

* Brezilya G.tü olsa -ki o çok ayrı , samba işi o- onun için kötü bir şey söyleyemem.

* Süheyl - Behzat Uygur kardeşleri ayırt ederken "beyaz saçlı olan Behzat" diyorsan beyaz ve behzat kelimelerini kodlamışsın demektir ama "Süheyl garip giyinen" diyorsan sen neş'eli insansın demektir , iyi anlaşırız demektir.

* Çok fazla insanın olduğu buluşmalara giderken sigara götürmeyen insanla aynı buluşmaya normalde içtiğinden çok daha pahalı sigara götüren insan arasında kocaman bir fark var. Birisi "sigara hemen biter" derdinde , diğeri "görenler beni zengin bilsin" derdinde. İkisi de sinsi ama birbirinden sinsi , birbirinden güvenilmez.

* Bize "si ayşe'nin kedisi" diye bir şarkı öğreten müzik müfredatı olduğu sürece benim yeni nesilden hiçbir beklentim olmayacak.

* İlkokul zamanı bir müzik hocamız bütün sınıfa puşi dağıtıp "başındaki puşi midur oooy ooyy" diye bir şarkı öğretmişti. Bütün sınıf dertlendik o gün o yaşımızda , kantine çıkmaz olduk. Bir müddet sonra müzik hocamız değişti ve yeni gelen hocamız bize "dondurma çocuk" diye bir şarkı öğretmişti. Puşi'yi özler olduk , puşi için derbeder olduk.

* Bir kere gittiğim halde beni bir şekilde yakalıp her fırsatta mail atan , sürekli cep telefonuma mesaj çeken işletemelerin sahiplerini sevmiyorum , hesabını bir gün mutlaka sorarım.

* Kerim Akbaş'ın internet sitesini daha önce görmediyseniz çok büyük kayıp yaşamışsınız , hayatı 1-0 geride takip ediyorsunuz demektir. Ne demek istediğimi anlamak için şuradan başlarsanız devamı gelir , müptelası olursunuz.

* Her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır ama o kadın çok konuşuyorsa önünde duran o adam ölmüş bile olabilir. Olmadı sağır kalmıştır o adam , hiç olmadı felç olmuş da olabilir o adam.

* Bye bye heppiniz.

16 Şubat 2011 Çarşamba

Çılgın Profesör Konuşuyor


Bir üniversitenin ilahiyat profesörü : "Sorunun odağında kadın var. Sen dekolte giyinirsen bu tür çirkinliklerle karşılaşman sürpriz olmaz. Tahrikten sonra sonucundan şikayet etmen makul değil" demiş.

Bu mantığa göre mesela kadın etek giydi ve herifin birisi buna tecavüz etti ; kadını kenara çekip "şu giydiğin hiç normal mi yani ?" diye uyarıyorsunuz. Mesela adam karısının etek giymesini hoş karşılıyor , bu durumda tecavüz edilmesini de hoş karşılamış oluyor. Çünkü dekolte giyen kadın aynı zamanda tecavüzü kabullenmiş , göze almış kadın oluyor.

Aynı düşünceyle devam edecek olursak etek , elbise , dar kot , şort vb. ismini bilmediğim çeşitli dekolte sayılabilecek kadın giysisi ( burada dekolte kavramı vücuda dair olası bir et parçasının gözükmesidir ) satışı yapan mağazalar hep tecavüz yanlısı. Hatta bu mağazaları "suça teşvik etmek" , "yardım ve yataklık" gibi suçlardan cezalandırmak bile mümkün.

İşin en önemli ve son kısmı ise psikoloji bilimi. Yani başka bir insanı istek ve iradesi dışında bir şeyi yapmaya mecbur bırakma , zor kullanma ve fiziksel/ruhsal tahribat yaratma gibi eylemleri gerçekleştiren kişiler artık direkt olarak psikolojik problemli olmuyor , çünkü bu suçun yarısı bunu yaptıkları insan olmuş oluyor. Doğal olarak mesela tecavüze uğrayan bir kişi travma yaşama şansını kaybediyor. Zaten hem etek giyip hem travma yaşanmaz , bu durumda böyle bir şey mümkün değil.


Profesör olmak güzel bir şey bu arada , hepimiz tahsillerimizi en iyi şekilde yapıp profesör olalım. Sonrasına bakarız artık.

15 Şubat 2011 Salı

Gelişme Ve Sonuçme


Şurada yazmış olduğum "yazarların olduğu dev bir platform" konulu yazımı okumadıysan oradan ufak bir bilgi edinebilir , şimdi okuyacakların için "ne diyor lan bu ?" dememek için önlem almış olabilirsin. Ol.


Konu tam olarak anlaşılmamış yahut anlaşılmış ama sevilmemiş olabilir. Bakın diyorum , çok eğlenceli olacak. Kimisi şiir yazar , kimisi futbol hakkında konuşur , birisi istatistik manyağı olur ve diğeri çok küfür eder. Bunlar güzel şeyler , hayat beraber güzel.

Diyeceğim o ki ; bu daveti iyi bir düşünüp karar verin. Ondan sonra bu iş tutar başka yerlere geliriz "ben mail atmıştım gelmedi" olmasın , hiç öyle insaf etmem, etmeyiz ( ben ve arkadaşlarım )

Şu zamana kadar bana konuyla ilgili ulaşan kişiler ( sayı ve isim vermeyerek merak unsuru yaratıyorum ) benim keyifle okuduğum , geri dönüş yaptıkları için çok memnun olduğum kişiler. Kendilerine buradan tekrar selam ediyor , teşekkürlerimi iletiyorum.


Bütün bunların dışında karate bilmediğimi ama kızınca çok sert yumruk attığımı iletir , yüreklerinizden öperspor.

Sevgiyle kalın / sevgiyle ince.

Arama Sonuçları


Blog yazılarımı yazarken neş'eli olmaya , ara sıra şiir yazmaya , bazı günler protest olmaya dikkat ediyorum ve bir emek veriyorum ama benim blog adresimi bulmak için google'a yazılan şeyler hak'kat çok garip oluyor. Örneğin bu hafta benim blogu bulan nasıl bulmuş ? Alın size o değişik istatistikler ;




Hepsini anlarım , hatta o hangi dilde olduğunu anlamadığım kelimelerle aratan adamı bile anlarım ama "sapık kadın sevişme sahnesi" diye yola çıkan ve sonunda benim blogu bulup , üstüne burada takılan adamı hiç anlamam. O adam , seninle özel konuşcam , gel.

12 Şubat 2011 Cumartesi

Düz Duvara Karşı


* Başlıyorum

* "Neredesin ?" sorusuna "dışarda" diyen insanı dövmek lazım ki içinde olduğum bir kesim , az dövmek lazım o yüzden.

* Parfüm kullanmayı sevmiyorum ama birisi alınca hayvan gibi kullanıyorum. Zaten işin temelinde parfüm almama sebebim bu , çok kullanıyorum. Mesela geçen gün sevdiceğim bana parfüm almış ama belki beğenmem diye tüp şekilnde bir örneğini getirmiş yanında. Tüp dediğim böyle içinde ince çubuk var , onu sürüyorsun boynuna. Ben bu çubukla sürme işini o kadar benimsedim ki her saniye sürüyorum. Boynum erimek üzere.

* "Promosyon" olarak verilen ürün sanki kazık atılarak araya sıkıştırılmış gibi ama "Eşantiyon" öyle gelmiyor bana. Sanki eşantiyon ürünü koyan firmanın sahibi "ulan müşteri de sevinsin , onların da yüzü gülsün" diye gönlünden kopup koymuş gibi onu oraya ama promosyon sanki "bu ürünü arada sokarız bunlar zaten anlamazlar" diye konumuş gibi , sinsi gibi adeta.

* Bilmiyorum başka kimse var mı "tanıtım" ürünlerini orjinal üründen daha çok seven benim kadar.

* Ne zaman bir yerlerde "onun aşkı bana ekstra larç" şarkısını duysam o zaman oralarda bir yerlerde bir zenci var diye düşünürüm. Bence bu şarkı zenci şarkısı , en azından mantıksal tarafı bu yani.

* Rasim Ozan Kütahyalı'nın "evet" demesi başka bir evet oluyor. Hani ne evet diyor ne "ovot" diyor ; tam olarak "eaaaat" diyor. İngiliz Ozan Kütahyalı adeta.

* "Sigara içmemeniz lazım aslında , sigara sağlığa çok zararlı" diyen bir arkadaşım oldu geçen gün ortamda. Hani yıl 2011 , 22 yaşında koca adamlar olmuşuz adam bu bilgiyi bize hayatın şifresi gibi veriyor. Var böyle insanlar , çok sıradan bir bilgiyi sırf "sizi düşünüyorum" kısvesi altında gerile gerile söyleyenler. Ha biz arkadaşın ağzına vurduk ama o ayrı.

* "Ben yaptım , siz neden yapamayasınız ?" diye kendi başardığı bir şeyi başka insanlara satmaya çalışan insan çok ayrı dayaklık , çok feci köteklik.

* "Ben yaptıysam sen çok rahat yaparsın" diyen insanın içinden yaşadığı haksız gurur , sinsi tavır çok dayaklık. Hani onun derdi kendini övmek , bağcıya şov yapmak.

* Geçen yaz çok korktuğum uçakla 3 kez seyahat etme mecburiyetinde kaldım. Çok korktuğum dediğim bildiğin "altına zçmk" kıvamında bir korku. Ha sorsan hayatında kaç kez uçakla seyahat ettin , en az 20 ama çok korkuyorum. Fakat bu yaz gerçekten tam olarak kabus olaylar yaşadım. Öncelikle Mersin'e giderken Adana uçağını "n'oluyor , düşüyor muyuz ?!" diye galeyana getirmem ve hostesi kolundan tutmam var ama esas olay bana Türk insanı olarak ne denli samimi ve net olduğumuzu hatırlattı.
Uçağa bindiğimiz an ( ben ve sevdiceğim ) yanıma oturan orta yaşlı ve çok az uçak bilgisi olan adamı esir aldım ve kendisine sürekli olarak "ya düşersek ?!" cümleleri kurdum. Bana yaklaşık olarak 30 dakika moral veren orta yaşlı ve çok az uçak bilgisi olan abi en sonunda bütün uçak korkumu bitiren şu cümleyi kurdu ; "düşersek sadece sen ölmeyeceksin". Bunu bildiğim için çok rahat bir yolculuk geçirdim ve daha sonra yaptığım uçak yolculuğum sırasında da sık sık hatırladım.

* Yanıma "çok özür dilerim" diye gelen adam beni korkutur , sizi de korkutsun. Çünkü o adam ya çok içkilidir ya da birazdan çok kabalaşacaktır. Benim yanıma en son "çok özür dilerim" diye gelen abi benden rica ettiği 1 adet sigara sonrası "ya çok pardon , çok özür dilerim" diyerek 2. sigarayı da aldı mesela.

* "500 ama sana 300 olur" diye uydurma indirimler yapan esnaf beni çok eğlendiriyor. Benim derdim adamın indirim yapması değil ; %40 civarında olacağı kesin olan indirimi bir anda yapması. Yani hani böyle biraz kıvranıp "tamam be abi 500 ama sana 450 olsun" dese öyle keyifli olmaz , zaten o fiyatın 300 olması için çok uzun ve sancılı bir süreç gerekir ama 500 bir anda 300 olunca beni alıyor bir gülme.

* "Harun Kolçak - Gülme" şarkısını "gurme" olarak söylemediysen , sen hayatı monoton yaşıyorsun demektir.

* "İşte biz o gün tükeneceğiz" - ( dükkan camında kapanıyoruz yazacak günü ima eden ürünler )

* "Yabancı dil peyniri" esprisini yapan Cenk & Erdem kral değilse kim kral olabilir ?

* Şimdilik bu kadar , sonrasına bakar'ız.

Var


Zamanı eritiyorsun sevdiceğim
Su dolu bir bardakta
Ama mafya diye bir şey var mesela
Ve pipo içen adamlar
Var

Bunun yanında elbette
Daha gülerek bakabileceğimiz
Bisiklet var mesela
Ya da sen gülerken doğan güneş var
Batı taraftan
Kıyamet gibi

Hepsini bir kenara koyalım
Bir bardak su var
Nereden bakarsan bak dolu
Ayrıca soğuk
Hava

5 Şubat 2011 Cumartesi

Bi Bakacan Mı ?


Şöyle bir şey var ;

İçinde mizah , spor , şiir , siyaset , sanat ve dahası olan bir blog düşünüyorum. Çok sayıda yazarı olan , yazarları iştah dolu ve uğraş içinde olan. Tipleri çok önemli değil yazarların , cinsiyetleri de değil.

Ben böyle düşünceler içine girince yalnız bırakılıyorum , çıkıp "olur aslında" diyen olmuyor. Bu sefer böyle mazeretler düşünmüyorum ve sizi göreve davet ediyorum. "Ben bu işi sevdim" diyen olursa buraya yorum olarak değil , bana mail olarak bunu iletiyor ve bende kendisine bol teşekkürlü bir cevap atıyorum aslında.

Bütün bunların dışında detayları iş tutarsa , yeterli sayıya ulaşılırsa anlatıyorum. Bakarsın iş büyüyor , dükkan falan açıyoruz ve ben işin en tavan yaptığı yerde paraları alıp kaçıyorum. Sonra siz artık arkamdan atıp tutarsınız ama önce şu işi bi yapalım.


Sizleri sevgiyle kucaklıyor , saygıyla bıçaklıyorum. Yaparım bilirsiniz.



mail adresi şu : sivilpenguen@gmail.com
lazım olursa diye twitter adresi bu : twitter.com/sivilpenguen

Defne Joy Foster


Defne Joy Foster...

31 yaşında , 3 yıllık evli ve 1 çocuk annesi bir insandı. 1 hafta önce televizyon yarışmasında izlerken 1 hafta sonra ölüm haberini aldı Türkiye. Hani işin "çok iyi insandı" ya da "çok severdik" kısımlarını geçiyorum , oralar farklı. 1 çocuk annesi olduğunu söylediğimiz bir insandan bahsetmek istiyorum.

Ölümü sonrası çıkan ilk haber "alkol almıştı" oldu. Alkol aldığını söylüyordu bütün haberler , tüm bir medya. Evet , alkol almıştı Defne Joy Foster ! Aman tanrım , alkol günah değil miydi ?
Peki ya evli olduğu halde arkadaşının yanında sabahlamış olması ?!

Tabi pek değerli "gazeteci" varlıklar hakkında fırsat yazıları yazmışlar hemen. Alkolün tamamen yasaklanmaya çalışıldığı , olimpiyat oyunlarında Türk sporcuların odalarına prezervatif konulmadığı , etek giyen kadınların "teşhir" ettiği iddiasıyla uyarıldığı bir yerde bütün bunları yapmak ölümü bile öldürebiliyormuş. Bunu da gördük sonunda.


Peki bunları kim yazmış , en sert kim ifade etmiş ? 1 numarada bulunan isim 70 yaşında fakat 20'li yaşların kadınlarından hoşlanan , onlarla ilişki kurmayı tercih eden Hıncal Uluç. Evet , evli bir kadın bir arkadaşında kalmaya gidemez ama 70 yaşında bir adam 20 yaşında bir kadınla ilişki kurabilir. İşte buna "işine göre etik" diyoruz. Hani "arkasından konuşmak" diye bir laf vardır ya ; işte bu o lafın son noktası. Hayatta olmayan bir insanın arkasından konuşmak , namusuna dil uzatmak , etik adı altında "iktidar havhavcılığı" yapmak.

Tabi bütün bunların yanında tecavüz suçluları serbest , tacizci hacı - hoca takımı baş tacı , canlı yayınları "kur yapma programı" haline getiren tarikat liderleri kral , 3 karısı olan adamlar müslüman.


Eğer şu son cümlede söylediklerim gibi birisi değilseniz ölmeniz bile sakıncalı , ölecekseniz sessiz sedasız -tek başınıza- ölün.



Not : Bütün bu kirli düşünceleri , kokuşmuş suratları tekrar bize gösteren Defne Joy Foster'a Allahtan rahmet , yakınlarına sabır dilerim. Teşekkürler , mekanın cennet olsun.