26 Haziran 2010 Cumartesi

Che Cannavaro !!


Hollanda futbol tarihi altın çağını yaşarken , Cruyff takımına önderlik edip Batı Almanya karşısına "gururla" çıkarken , henüz 1 yaşında olan bir çocuk doğuyordu İtalya defansı için emniyet görevi görecek ; Fabio Cannavaro...


Napoli ile başlayan kariyerini "efsane" olarak anılacağı Parma ile devam ettirirken takım arkadaşı ve ilerde "en iyi" olarak adlandırılacak "Buffon" ile beraber oynuyordu. Yanında oynayan , maçlara vücuduna "soğan sürüp" çıktığı iddia edilen "Lilian Thuram" ile birlikte önemli bir ikili olduktan sonra Parma takımının yaşadığı ekonomik krizler sonrası diğer pek çok yetenekli takım arkadaşı gibi iyi bir bonservis ücreti ile satıldı. Internazionale formasını giymeye başladığında kendisi için ödenen bonservis ücreti kısmında tam "23 milyon euro" yazıyordu. O dönemler sahip olduğu sayısız yıldızı benzer paralar karşılığında satan Parma daha sonra bu boşluğu kardeşi ile kapatmak isteyecek ama bu ucuz taktik başarılı olmayacaktır.

Inter yılları sırasında tanıdık bir isim , Hakan Şükür Parma ziyareti yaparken kendisi "piskopat" takım arkadaşı ve yaşıtı "Marco Materazzi" ile birlikte aynı takım aynı mevkide oynayacaktır.
Yıl 2004 olduğunda bir önceki transfer ücretine uzak bir bonservis bedeli karşılığında "10 Milyon Euro" bedel ile Juventus yolunu tuttuğunda eski takım arkadaşı ve artık "en iyi" olduğu iyice düşünülmeye başlayan "Buffon" ve "soğan tutkunu" arkadaşı "Lilian Thuram" ile kaderleri tekrar birleşmiştir.
Nedved , Mutu , Thuram , Buffon , Del Piero , Ibrahimovic , Zambrotta , Trezeguet , Camoranesi ve Emerson isimlerine kendisi de eklenen Cannavaro büyük bir beklenti yarattı. Kader midir bilinmez ama o gelmeden 2 sezon önce İtalya Ligi şampiyonu olup Final maçında Milan'a kaybeden Juventus o geldikten sonra ciddi bir başarı yakalayamadı. Zaten "defans işin temeli" diye düşünen İtalyan ekiplerinden Juventus ve bela adam "Luciano Moggi" meşhur skandal sonrası onu ve daha pek çok ismi takımda tutmayı başaramadı.


İşte İtalya futbolu için çok önemli olan bu adamın hikayesi tam burada başlıyor ;

Fabio Cannavaro , yaşanan sakatlıklar ve talihsizlikler sonrası kadrosu değişen İtalya Futbol Milli takımına "kaptan" olarak Almanya'nın yolunu tuttu. Marcelo Lippi antrenör olduğu için klasik bir "Lippi" hareketi yaparak daha sonra 2010 dünya kupasında "intihar" olarak gösterilecek olan "Juventus menşei kadrosu" ile rakiplerini tek tek alt etmeyi başarırken "Kaptan" dümeni hep elinde tutmayı başardı. Özellikle yarı final maçında "klasik" müdahalesi ile kestiği bir atağı "inatla" takip ederek atağa dönüştürdüğü pozisyonda Juventus takımından arkadaşı Del Piero gol yapınca "Kaptan" gerektiği zaman dümeni nasıl kırabildiğini daha iyi göstermişti.

Dünya kupası bittiğinde futbolculuk yaşantısı boyunca o zamana dek hiç lig şampiyonluğu yaşamamış bir "efsane" olarak Dünya Kupası şampiyonluğu yaşıyordu. Elleri arasında kalan kupa onun liderliği ve cesareti ile kazanılmış olsa bile o bunun keyfini takım olarak çıkarmanın doğru olacağını düşünen bir kaptandı.

Dünya kupası bittiğinde lanet adam "Luciano Moggi" ve sebep olduğu şike skandalı yüzünden Juventus takımını terk etmek mecburiyetinde kaldı. Kimileri Buffon ve Del Piero gibi oyuncular için "bırakıp gitmediler" dese bile kariyeri artık bitme noktasına gelmiş bir "Napoli" çocuğu için orada kalmak pek mantıklı olamazdı.
Real Madrid ile anlaştığında elinde "Fifa Yılın Futbolcusu" ve "Ballon d'Or ( Avrupada Yılın Futbolcusu ) ödülleri vardı. Ballon d'Or ikincisi takım arkadaşı Buffon , Fifa Yılın futbolcusu ödülü 2. ise "final arkadaşı" Zinedine Zidane oldu. Belkide Zidane'ın önünde aldığı bu ödül ona "efsane 5 numara" için kolaylık sağlamış olabilir.

Bütün bunlardan sonra çok büyük eleştiriler almasına sebep olan hataları yüzünden kötü başlayan Real Madrid serüveni "Pepe" takviyesi sonrası düzelir bir şekilde devam ederek 2009 yılına kadar sürdü. Yıl 2009 olduğunda artık 2. evi olan Juventus'a dönem vakti gelmişti.

2. Evi Juventus'da 2. seferi ilk sefer kadar güzel olmadı. Yine şampiyonluk kazanamamış olmasının yanında takımı ligi "ilk göz ağrısı" Napoli'nin arkasında 7. bitirerek bir sonraki sene avrupa yüzü göremeyecekti. Bunun yanında tek başarı umudu olarak görülen "Avrupa Ligi" maçında 4-1 gibi farklı bir skorla elendikleri "Fulham" maçı onun için adeta düşüş sinyalleri verdiği maç oldu. Takımını maçın henüz 27. dakikasında 10 kişi bırakırken , eski dostu "Zebina" onu yalnız bırakmayarak 90. dakika'da kırmızı kart gördü.

Kötü bir sezon geçiren "Kaptan" , Nike tarafından hazırlanan "Write The Future" temalı reklamların ana karakterleri arasında yer aldı. Kendisi için yazılan "che cannavaro che capitano" isimli şarkı ve özel reklam sahneleri ondan beklenen ne kadar çok şey olduğunu gösteriyordu. Oysa ne İtalya gruptan çıkabildi nede reklam'da kale ağzından çıkarttığı topu oraya yollayan Drogba ve Fildişi Sahilleri...


"Kaptan" turnuva sonrası milli takımı bıraktığını söyleyerek çok fazla şaşırtmayan kararını açıkladı. Tabi bunun dışında söylediği şeyler de vardı ;

"Benim jenerasyonum kadar yetenekli oyuncularımız yok. İyi oyunculara sahibiz fakat yıldız oyuncumuz yok"

Bunları söylediği takım Totti , Cassano , Miccoli ve hatta Del Piero gibi yıldızları kadroya almayan Lippi tarafından yaratılan "Juventusspor" kokulu İtalya takımı.

Bunun dışında "kaptan" turnuva öncesi "milli takım kaptanıyım ama beni isteyen takım yok , Napoli de beni istemiyor" demişti. Turnuva bittiğinde kendisi "Al-Ahli Dubai" ile anlaştı ve "Oraya taşınmayı hep istiyordum" dediği Dubai yolunu tuttu bile.


Kendisini ülke sınırları içinde bir kez olsun görebilmek ve kendi takımımın oyuncusu olarak izleyebilmek isterdim fakat bu artık mümkün olmayacak gibi gözüküyor. Büyük ihtimalle futbol yaşantısını 1 ya da 2 sene içinde noktalayacak olan bu büyük kaptanı ufak ufak uğurlarken bize yaşattığı derin "defans" hatırları için kendisine teşekkür ediyorum.


Che Cannavaro Che Capitano !

Dünya Kupası Fiyaskosu


Bu blog için düşüncelerim , hayal ve hedeflerim çok farklıydı. İlk yazmaya başladığım zamanlar "ulan dünya kupası bir gelsin , of yani ortalığı dağıtıcam" şeklinde ilerliyordu. Lakin olmadı ve olamadı...


Bilmem kaç haziran günü başlayan kupa hiçbir keyif vermeden devam ediyor. 2. tur maçları bugün ( 26 haziran cumartesi ) başlayacak olsa bile hiçbir etkisi ve zevki olmayan bu kupa ve 2. tur maçları beni heyecanlandırmak için yeterli olamayacak gibi. İnsanlar Şili ve Uruguay gibi futbol alakaları 30-40 yıl -ki bu 9-10 dünya kupası eder- süre ile "hortlayan" ülkeleri öve öve bitiremese bile , isimlerini yeni yeni duydukları oyuncular ve antrenörler tarafından ortaya konulan "eh işte" futbol için söylenebilecek pek fazla şey yok. İşin açık tarafı 22 yaşında bir insan olarak izleyebildiğim 4 dünya kupası içinde en zayıf bulduğum kupa bu oldu diyebilirim. Hani afrika insanı ve kültürü için bir eleştiri gibi olmasın ama bu kupa hiç öyle coşku ve futbol içermiyor.


Kısa ve öz kupa yazısı sonuna favori gördüğüm takımı yazarak nokta koymak ritüeli benim için dayanılmaz bir baskı sağlıyor ; Brezilya şampiyon olur , olmadı Almanya kuvvetle muhtemel olmak üzere çok cılız ihtimal Arjantin ismini görebiliriz.