4 Haziran 2013 Salı

Gezi Parkı Rehberi

Arkadaşlar ; 

Günlerdir süren bir direnişin bilmem kaçıncı günündeyiz. Kusura bakmayın , samimiyetle söylüyorum ama artık günleri falan karıştırmaya başladım. Mesela şu an saat 02:11 olmuş ama ben sabah işe gidecek olmama rağmen uyumadım , zaten Gezi'den 1 saat önce döndüm.
İlk günden itibaren hepinizin bildiği gibi bazı hassas konular üzerinde durmaya çabaladık. Bunları hemen her akşı başında insan özellikle Twitter'dan defalarca söylememize rağmen hala daha bazı hatalara inatla devam edenler var. Dikkat etmenizi önemle rica ettiğim şeyleri sıralamak gerekirse ;

1- ASLA PROVOKASYONLARA GELMEYİN
Etrafınızdaki insanlarla konuşmak , dayanışma içinde olmak ve birlik oluşturmak elbette önemli. Fakat geldiğimiz noktada herkesin söylediğine inanmamanız gerekli. Bilhassa Gezi parkı dışında kalan alanlarda (Beşiktaş , Gümüşsuyu , Dolmabahçe vs. gibi) tanımadığınız insanların en basit tabiriyle "gazına" gelmeyin. Size "hadi saldırıyoruz !" , "polis yine geliyor hücum !" gibi söylemlerde bulunan insanları yatıştırın , olmadı oradan uzaklaşın. Zaten bu insanların hemen hepsi sizi oraya gönderip orayadan kaybolacak kışkırtıcı ya da işin içine nifak tohuma eken art niyetli insanlardır.

2- BİLGİ KİRLİLİĞİ YARATMAYIN
Hepimizin içinde bulunduğu bu ortamda zaman zaman endişelendiği , yardım etmek ve bilgilendirmek maksadıyla niteliksiz bilgileri bile paylaştığı oluyor. Günümüzde haberin ulaşma hızı hasebiyle insanlara yardım etmek için "x yerde revir kurulmuş" , "z yerde biber gazı atılmış" haberlerini bir önce paylaşma şansımız mevcut ama teyid edilmeyen bilgiler sıkıntı yaratabiliyor. Tanımadığınız ya da teyid edemediğiniz bilgileri lütfen paylaşmayın , Twitter ya da benzeri sosyal ağlardan RT etmeyin.

3- PANİK YAPMAYIN
Özellikle kalabalık gruplar içinde bulunurken 1-2 kişinin birden bire koşturmaya başlaması ve etrafını telaşa sürükleyecek sözler söylemesine engel olun. Bu gibi durumlarda insanlara "SAKİN" diye bağırabilir , panik yapmamaları için rahatlatıcı söylemlerde bulunabilirsiniz. Aksi durumda ciddi yaralanmalara kadar varabilen bir ortamın oluşması söz konusu olabilir.
Bunun yanında bu paniği siz de yaşamamaya , sosyal ağlarda hemen her yaşadığınız olumsuzluğu paylaşmamaya özen gösterin. Örneğin ufak bir biber gazı kokusunda "burası yoğun gaz altında !" diye yapacağınız bir paylaşım insanların da yanlış bilgilenmesine sebep olabilir. Neticede biber gazı yemek hiç hoş olmasa bile oraya 2-3 gün giden her insan en azından 1-2 kez biber gazı yemiştir , bunu göze alacaktır. Panik yapacak ya da bundan ötürü sıkıntı yaşayacaksanız gelmeyin , kimse sizi yargılayamaz.

4- BİRLİK OLUN
Nereye giderseniz gidin kalabalık gruplarla hareket etmeye özen gösterin. Elinizdeki her türli materyalı (ilaç , yiyecek , tıbbıi malzeme vb.) insanlarla paylaşmaya özen gösterin. Bunu zaten herkes yapıyor ama özellikle panik anlarında bunu yapabilmeniz çok önemli. Siz ne kadar sakin ve yardımcı davranırsanız iş o kadar güzel olur.

5- ÇEVREYİ TEMİZ TUTUN
Taksim'in hemen her karışı çöp poşetleriyle doldurulmuş durumda. Çöplerinizi oraya atmaya , etrafta gördüğünüz çöpleri toplamaya ve aksini yapan insanları uyarmaya dikkat edin. Biz oraya yeşili korumaya gittiysek temiz bir alan bırakmak da görevimiz.

6- KIŞKIRTICI / AYRIMCI / HAKARET İÇEREN SLOGANLAR ATMAYIN
İçinde bulunduğumuz durum itibariyle tepkili olabilirsiniz ama kimseye , hiçbir şeye tepkinizi şiddetle belli etmeyin ; buna söylemler de dahil. Orada bulunan bizler halkız ve kimsenin destekçisi değiliz. Etnik kökenlerin , renklerin , ideolojilerin ya da şahışların ayrılması gibi bir durum söz konusu olamaz. Sizin desteklediğimiz daha özel bir görüş de olabilir ama bu diğer özgürlükçü arkadaşlarınızın hoşuna gitmeyebilir , lütfen daha anlayışlı olmaya özen gösterin.

7- BELGELEYİN
Siz oraya şiddet gösterisine gitmiyorsunuz. Zaten bildiğiniz ve gördüğünüz gibi özellikle saat 19:00-00:00 arası orada bulunan insanlar hiçbir taşkınlığa imza atmıyor. Provoke eden grupları , orantısız güç uygulayan polisleri , temiz sokakları , şarkı söyleyen grupları , çimlerde oynayan çocukları fotoğraf ve videolarla belgeleyin. Belgelediğiniz bu güzel şeyler sizin oradayken yaşattığınız anılarınız , sonradan o güzel anılarınızın üstüne aniden yerleşen görüntülere sunacak kanıtlarınızdır. Akşam tedavi olmak için revire çevrilmiş bir camiyi fotoğraflar ve örneğin saatiyle birlikte paylaşırsanız , siz ordan gittikten 1 saat sonra koyulan fotoğrafa bakan insanlar neyin ne olduğunu daha iyi anlayabilirler.

8- DİRENİN , SAHİP ÇIKIN
Sabah işe , akşam onurlu mücadelelerine giden gururlu çocuklar olarak direnin , özgürlüğünüz için verdiğiniz bu mücadeleye sahip çıkın. Parkta oturarak başlayan bu eylemi bu güne kadar hiçbir şiddet eylemine bulaşmadan getiren çocuklar olarak bu mücadelenizi siyasi partilerin , kişi ya da kurumların sahiplenmesine izin vermeyin. Elbette desteği olan sanatçılar , kişiler ya da kurumlar olabilir ama bunun sizin başarınız olduğunu asla unutmayın.

9- HAYVANLARA SAHİP ÇIKIN
İnsanlar olarak canımız yanıyor ama bunu ifade ve kısmen bile olsa tedavi edebilecek yetimiz var. Fakat hayvan dostlarımızın böyle bir şansı yok. Gördüğünüz her hayvana mama vermeyi , sevmeyi , eğer biber gazı atılmış bir bölgeyse tedavi etmeyi es geçmeyin.

9- UNUTMAYIN
Bugün size yapılanı hiçbir şekilde unutmayın. Tarafsız kalan sözde sanatçıları , korkak medyayı , karar veremeyen yetkilileri , rant peşindeki siyasi partileri ve aklıma gelmeyen nicesini.

10- ARADA DİNLENİN
Biliyorum zor ama dinlenin.


Kendiize iyi bakın.

3 Haziran 2013 Pazartesi

Midem Bulanıyor


Yaklaşık 3 yıldır blog yazıyorum ama ilk kez ne anlatsam ifade edemeyeceğim bir yazıya başlıyorum şu an. Amacım bu yazının bir yerlerde yayınlanması ya da tepki çekmesi değil , sadece bu içimdeki irini dökmek istiyorum.

Gezı parkı direnine ikncş gün katıldım. Gecesinde polisin biber hazıyla müdahale etmesi beni rahatsız etmişti ve gittim. O akşam orada ne bir taşkınlık , ne bir çirkin slogan bardı. Sizi temin ederim ; sadece en doğal hakkımız olan protestomuzu -evet neredeyse başbakanın söylediği gibi- 3-5 kişi prtoesto ediyorduk. Eve gittim ve huzurla uyudum , sabah kalktığımda beklediğim gibi polis biber gazıyla parka girmişti. Oysa o polis o gün gezi parkı girişinde duruyordu , 10-12 ekip otobüsü ve çokça polis orada sadece gelen gidenleri izliyordu. O baskın sonrası oraya yine gittik ve hiçbir aşırılık yapmadık fakat polisminatla saldırmaya devam ediyordu. Başbakan açıklama bile yapmadı be biz o gece basının 1 dakika bile haber yapmadığı direnişimizde istiklal caddesi ortasından karsköy'e kadar kovalandık. Size yemin ederim karşıyı doğru düzgün bilmem bile ama o Karaköy çıkışına kadar olan yolun her santimetrekaresini ezberledim. oradaki biber gazınkokusu bile -koca bir caddeden bahsediyorum- sarmıştı. Polis kuzenimin arkada kaldığı grubun bir kısmını yakalamış ve saldırmıştı. Odakule'den gelen bu haberlerle birlikte Karaköy iskelesine gittik , yarım saat bekledikten sonra taksilerle evimize ulaştık.
O gece hiç ummadığım şekilde benim mahallem de ayaklanmıştı. Ben Bağdat Caddesi yürüyüşüne gidemedim , yorgundum.

Ertesi gün , bu kez mecburen haz maskesi ve talcid karışımlarımızla meydana gittik. Sağolsun kan emici partiler direnerek aldığımız meydanınve parkı sahiplenmişti , içim ezildi. Orada dalgalanan bayrağın CHP ya da AKP bayrağı olmasının benim ve tahmin ediyorum hiçbir özgürlükçü kardeşim için farkı yok. Neyse dedik ve yine desteğimizi vererek devam ettik. Akşamına doğru Dolmabahçe'ye doğru inip Cami bahçesinde son bir kez soluklanırken bir anda gaz bombası yedim. İnanın biber gazı olmayan bu şeyin nereden geldiğini bile anlamadan kaçmaya başladık. Nir anda bütün arkadaşlarım acı içinde koşmaya başladı , Talcid ve su karışımı doğru düzgün etki etmiyordu. O çırpınış içinde elimden geldince insana bu karışımı sıktım , inanın o insanların çaresizliğini görmek bile istemezsiniz. Tabi bu arada ikinci bir gaz daha yedik ki trafiğin kapalı olduğunu zannettiğimiz yerden bir polis arabası bu gazı atmıştı. Hali hazırda adeta can çekişen insanlara bunu yapmanın vicdani açıklamasını ben bulamıyorum , belki siz bulursunuz.

O geceyi zar zor eve dönerek tamamladık. Tani ebe giderken duyduklarımız , okuduklarımız bizi telaşlandırmadı değil. Çünkü herkes sivil polislerden , acımasız müdahale ve davranışlardan söz ediyordu. Bksraköy iskelesinden eve doğru giden yolda yine yılmadan güldük , eğlendik. Ne kimseye sataştık ne de kimseyi anlamsız yere dolduracak söylemlerde bulunduk.

Bugün ise artık tamamen temiz bir sabaha uyanan halk olarak gezi parkı yollsrına hayvan dostlsrımız , çevre temizliği ve dayanışma için gittik. Size yemin ederim yanımda gaz maskesi bile yoktu (daha önceki günler taşıdığım gaz maskesi zaten o ucuz gaz maskelerindendi) çünkü ben oraya polise bile inanarak gittim. Ne kadar büyük bir hata yaptığımı şu an saatler 3:25'i gösterirken anlıyorum. Dolmabahçe'de gördüklerim , arkadaşlarımdan duyduklarım ve okuduklsrım şu an bile içimi inanılmaz acıtıyor.  Bizim her şsrt ve koşul altında "asla şiddete başvurmayın" dememize rağmen polisin şiddeti , yetkililerin açıklamaları , medyanın haysiyetsiz tavrı artık iyice canımı yakmaya başladı. Şu dakika itibariyle tanıdığım tanımadığım yüzlerceöinsan , muhtelif yerlerde resmen ölümüne şiddet görüyor. Poşis be devlet karşıya geçişin her türlüsünü engellemiş durumda ve hiçbir şekilde yardım ulaştıramıyoruz. Daha önce Roboski ve Reyhanlı'da duyup kimilerince şüphe edlien "acaba ?" konusunu gözlerimizin önünde yaşıyoruz. Uyuyamıyorum , yemin billah uyuyamıyorum.

Şimdi sormak istiyorum ;

Bunların hesabını kim verecek ? Bu kadar şiddetin , ölümlerin , yanan yüreklerin yükü kim , nasıl alacak ? O ağaçlar kesilmeseydi , tepkimiz karşılık bulsaydı sonlanacak bu haklı mücadeleyi u hale getirenler ne zaman duracak ? İnanın bana kalsa ben bu mücadelemden ölsem vazgeçmem ama bu kadar can yanacaksa ve mevzunuz kazanmaksa ; alın siz şampiyon olun. Fakat bu kadar şiddetin bir sonu okmuyor ve olmayacak , halk haklı olduğu bir şey için ilk kez bu kadar kenetlenmişken durmayacak.
Bugün 3 maymunu oynayan , yetmezmiş gibi rolü geldiğinde devreye girip yalan haberle insanları kandıran medya nasıl hesap verecek ? Bugün Taksim'i ksrış karış temizleyen (fotoğrafları da internette mevcuttur) halkı "etrafı talan ettiler" diye duyuran bu haysiyetsiz medyanın vicdanı hiç mi sızlamayacak ? Bizim şarkılarla başlattığımız bu haklı tepkiyi bir vahşete çevirip üzerimize yıkanlar ne zaman ve nasıl utanacak ?

Şu an bütün dünya tarafından konuşulan bu direnişi kanla durdurmaya çalışan polise yeter demeyen hükümet , yangına adeta körükle giden belediye başkanları , işi kendi siyasi rantları meselesine çeviren liderler , korkak ve haysiyetsiz medya , halkına zulüm edene ses çıkaramayan ödlek sanatçılar ve dahası... Siz , bizim bütün gün direndiğimiz sokaklardan evime geldiğimizde "acaba ne oluyor orada ?" diye uyuyamadığımız sırada nasıl huzurla uyuyabiliyorsunuz ?

İnanın , o sokaklarda her türlü çirkinliğe şahit olan siz vatandaşlarım gibi yazacak , anlatacak , haykıracak çok şeyim var ama satırlar ve ifadeler yetmiyor. İzninizle biraz kusmak , biraz ağlamak ve mümkünse 3-4 saat uyuyarak uzaklaşmak istiyorum. Yarın yine o meydanlarda , o vahşete maruz kalacağımızı , çocuklarımıza "biz yaptık , aman sen yapma" diyeceğimizi bile bile. Bir gerçeğin peşinden gittiğimizi bile bile üstelik.

İyi geceler Gezi...mşdem bulanıtor