Yaklaşık 3 yıldır blog yazıyorum ama ilk kez ne anlatsam ifade edemeyeceğim bir yazıya başlıyorum şu an. Amacım bu yazının bir yerlerde yayınlanması ya da tepki çekmesi değil , sadece bu içimdeki irini dökmek istiyorum.
Gezı parkı direnine ikncş gün katıldım. Gecesinde polisin biber hazıyla müdahale etmesi beni rahatsız etmişti ve gittim. O akşam orada ne bir taşkınlık , ne bir çirkin slogan bardı. Sizi temin ederim ; sadece en doğal hakkımız olan protestomuzu -evet neredeyse başbakanın söylediği gibi- 3-5 kişi prtoesto ediyorduk. Eve gittim ve huzurla uyudum , sabah kalktığımda beklediğim gibi polis biber gazıyla parka girmişti. Oysa o polis o gün gezi parkı girişinde duruyordu , 10-12 ekip otobüsü ve çokça polis orada sadece gelen gidenleri izliyordu. O baskın sonrası oraya yine gittik ve hiçbir aşırılık yapmadık fakat polisminatla saldırmaya devam ediyordu. Başbakan açıklama bile yapmadı be biz o gece basının 1 dakika bile haber yapmadığı direnişimizde istiklal caddesi ortasından karsköy'e kadar kovalandık. Size yemin ederim karşıyı doğru düzgün bilmem bile ama o Karaköy çıkışına kadar olan yolun her santimetrekaresini ezberledim. oradaki biber gazınkokusu bile -koca bir caddeden bahsediyorum- sarmıştı. Polis kuzenimin arkada kaldığı grubun bir kısmını yakalamış ve saldırmıştı. Odakule'den gelen bu haberlerle birlikte Karaköy iskelesine gittik , yarım saat bekledikten sonra taksilerle evimize ulaştık.
O gece hiç ummadığım şekilde benim mahallem de ayaklanmıştı. Ben Bağdat Caddesi yürüyüşüne gidemedim , yorgundum.
Ertesi gün , bu kez mecburen haz maskesi ve talcid karışımlarımızla meydana gittik. Sağolsun kan emici partiler direnerek aldığımız meydanınve parkı sahiplenmişti , içim ezildi. Orada dalgalanan bayrağın CHP ya da AKP bayrağı olmasının benim ve tahmin ediyorum hiçbir özgürlükçü kardeşim için farkı yok. Neyse dedik ve yine desteğimizi vererek devam ettik. Akşamına doğru Dolmabahçe'ye doğru inip Cami bahçesinde son bir kez soluklanırken bir anda gaz bombası yedim. İnanın biber gazı olmayan bu şeyin nereden geldiğini bile anlamadan kaçmaya başladık. Nir anda bütün arkadaşlarım acı içinde koşmaya başladı , Talcid ve su karışımı doğru düzgün etki etmiyordu. O çırpınış içinde elimden geldince insana bu karışımı sıktım , inanın o insanların çaresizliğini görmek bile istemezsiniz. Tabi bu arada ikinci bir gaz daha yedik ki trafiğin kapalı olduğunu zannettiğimiz yerden bir polis arabası bu gazı atmıştı. Hali hazırda adeta can çekişen insanlara bunu yapmanın vicdani açıklamasını ben bulamıyorum , belki siz bulursunuz.
O geceyi zar zor eve dönerek tamamladık. Tani ebe giderken duyduklarımız , okuduklarımız bizi telaşlandırmadı değil. Çünkü herkes sivil polislerden , acımasız müdahale ve davranışlardan söz ediyordu. Bksraköy iskelesinden eve doğru giden yolda yine yılmadan güldük , eğlendik. Ne kimseye sataştık ne de kimseyi anlamsız yere dolduracak söylemlerde bulunduk.
Bugün ise artık tamamen temiz bir sabaha uyanan halk olarak gezi parkı yollsrına hayvan dostlsrımız , çevre temizliği ve dayanışma için gittik. Size yemin ederim yanımda gaz maskesi bile yoktu (daha önceki günler taşıdığım gaz maskesi zaten o ucuz gaz maskelerindendi) çünkü ben oraya polise bile inanarak gittim. Ne kadar büyük bir hata yaptığımı şu an saatler 3:25'i gösterirken anlıyorum. Dolmabahçe'de gördüklerim , arkadaşlarımdan duyduklarım ve okuduklsrım şu an bile içimi inanılmaz acıtıyor. Bizim her şsrt ve koşul altında "asla şiddete başvurmayın" dememize rağmen polisin şiddeti , yetkililerin açıklamaları , medyanın haysiyetsiz tavrı artık iyice canımı yakmaya başladı. Şu dakika itibariyle tanıdığım tanımadığım yüzlerceöinsan , muhtelif yerlerde resmen ölümüne şiddet görüyor. Poşis be devlet karşıya geçişin her türlüsünü engellemiş durumda ve hiçbir şekilde yardım ulaştıramıyoruz. Daha önce Roboski ve Reyhanlı'da duyup kimilerince şüphe edlien "acaba ?" konusunu gözlerimizin önünde yaşıyoruz. Uyuyamıyorum , yemin billah uyuyamıyorum.
Şimdi sormak istiyorum ;
Bunların hesabını kim verecek ? Bu kadar şiddetin , ölümlerin , yanan yüreklerin yükü kim , nasıl alacak ? O ağaçlar kesilmeseydi , tepkimiz karşılık bulsaydı sonlanacak bu haklı mücadeleyi u hale getirenler ne zaman duracak ? İnanın bana kalsa ben bu mücadelemden ölsem vazgeçmem ama bu kadar can yanacaksa ve mevzunuz kazanmaksa ; alın siz şampiyon olun. Fakat bu kadar şiddetin bir sonu okmuyor ve olmayacak , halk haklı olduğu bir şey için ilk kez bu kadar kenetlenmişken durmayacak.
Bugün 3 maymunu oynayan , yetmezmiş gibi rolü geldiğinde devreye girip yalan haberle insanları kandıran medya nasıl hesap verecek ? Bugün Taksim'i ksrış karış temizleyen (fotoğrafları da internette mevcuttur) halkı "etrafı talan ettiler" diye duyuran bu haysiyetsiz medyanın vicdanı hiç mi sızlamayacak ? Bizim şarkılarla başlattığımız bu haklı tepkiyi bir vahşete çevirip üzerimize yıkanlar ne zaman ve nasıl utanacak ?
Şu an bütün dünya tarafından konuşulan bu direnişi kanla durdurmaya çalışan polise yeter demeyen hükümet , yangına adeta körükle giden belediye başkanları , işi kendi siyasi rantları meselesine çeviren liderler , korkak ve haysiyetsiz medya , halkına zulüm edene ses çıkaramayan ödlek sanatçılar ve dahası... Siz , bizim bütün gün direndiğimiz sokaklardan evime geldiğimizde "acaba ne oluyor orada ?" diye uyuyamadığımız sırada nasıl huzurla uyuyabiliyorsunuz ?
İnanın , o sokaklarda her türlü çirkinliğe şahit olan siz vatandaşlarım gibi yazacak , anlatacak , haykıracak çok şeyim var ama satırlar ve ifadeler yetmiyor. İzninizle biraz kusmak , biraz ağlamak ve mümkünse 3-4 saat uyuyarak uzaklaşmak istiyorum. Yarın yine o meydanlarda , o vahşete maruz kalacağımızı , çocuklarımıza "biz yaptık , aman sen yapma" diyeceğimizi bile bile. Bir gerçeğin peşinden gittiğimizi bile bile üstelik.
İyi geceler Gezi...mşdem bulanıtor
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Buraya bir şey yazıyorsun , küfür falan olmazsa seviniyorum.