16 Mart 2012 Cuma

Loloma


Saat 03:40.

Yaklaşık 4 saat sonra uyanıp işe gidicem , üstelik henüz uyanmadım.
Bunun yerine yarın sabah yürüyüe çıkıp Roma sokaklarında ya da Rio sahillerinde kitap okuyabilirdim. Kitap okumayı sevmiyor olmama rağmen üstelik.

Tren beklerken insanın bolca vakti olabiliyor ama benim değil. Hep son anda yetiştiğim için en fazla 6 dakikalık bir zamanım var ; sigara içerek kutluyorum.
Tren yolcuğum sırasında geçtiğim aynı yolları neredeyse ezberledim. En büyük mutluluğum yeni tren gelmesi. Bazen yolculuk esnasında gözlerimi dinlerdirir bir pozisyonda rahatlıyorum. Olay bundan ibaret.
Trenden indikten sonra iş yerine gitmek için yürümem gereken 50 metreyi de sigara içerek aşıyorum. Daha sonra şirkete varıyorum.

Daha önce hiç görmediğim onlarca insanla selamlaştıktan sonra ilk muhabbetimiz bir gün önce oynanan futbol maçı oluyor. Hemen her gün maç var zaten.
Öğle yemeklerinde anlamsız bir telaş yaşanıyor. Ortalama 6 saat sonra vücuttan atılacak bir şey için listelere bakılıyor , çalışmaya ara veriliyor. Tüm bunlar olurken ben neden orada olduğumu düşünüyorum. Belki tam o sırada Prag'da bir mekanda tost yoyor olabilirdim. Olmuyor tabi.

İş bitiminde yarın yine aynılığı yaşayacak olmamın ruhsuzluğuna inat önümdeki sayılı saat sürecek özgürlüğümü düşünüyorum. Ben bütün bunların hayalini kurarken eski tren geliyor. Yol boyunca cep telefonumu elimden düşürmüyorum , ya oyun oynuyor ya da birileriyle mesajlaşıyorum.

Eve geldiğimde saat ya 16 ya 17 oluyor. Ben o sırada L.A'de bir sokağın köşesinde hamburger yiyor olabilirdim. Üstelik saat 17 de olmazdı , P.M hesabı abicim.

Televizyon izlemiyor olmama rağmen evde sesi eksik olmaz. Bazen Fatmagül'ün suçu , bazen Ali Kaptan ve çocuklarının gürültüsü giriyor odama ben istemeden. Oysa ben abuk bir Güney Amerika ülkesinde yöresel bir aktiviteye dahil olabilirdim. Yine olmadı.

Saat ilerledikçe üzülüyorum çünkü saatler günleri getirir. Bu döngü bizden zamanla her şeyimizi götürüyor. Ben bu durumu fazla içselleştirdiğim için her geçen saat bir şeylere geç kaldığımı hissediyorum. Bu duyguları paylaşmak için buraya iki satır yazmak istiyorum , sen bunu okuyorsun ve benim saat 04:00 oluyor.

Ben şimdi belki uyuyorum , umarım bugün yeni tren gelir.

1 yorum:

  1. o bir şeylere geç kalmışlık duygusu var ya, hiçbir şeye benzemiyor. büyüyünce geçmiyor mesela bu. büyüdükçe kaplıyor hayatını.

    YanıtlaSil

Buraya bir şey yazıyorsun , küfür falan olmazsa seviniyorum.